© Aydın Şafak

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u nasıl kandırdılar?

Yasalar, mahkeme kararları ve soruşturmalar açık iken ve Aydın BŞB Bürokratları Hakan Olkaç ve Ertuğrul Yamen’in sakıncalı oldukları gerekçesiyle asaletleri yıllardır verilmezken, iki ismin de sicil amirleri olan Aydın Valiliği ve dolayısıyla İçişleri Bakanlığı soruşturmalarında sona gelindiği sırada asaletlerinin onanması siyaset ve bürokraside şaşkınlık yarattı.

Aydın BŞB’de bayram havası eserken yaklaşan fırtınanın farkında bile değiller. Memuriyetten atılma gerekçesi suçlardan hükümlü ve soruşturmaları sürerken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından sakıncalı oldukları intibasıyla yıllardır asaletleri onaylanmayan ASKİ Genel Müdürü Hakan Olkaç ile Genel Sekreter Ertuğrul Yamen'in asaletlerinin onanması, Çerçioğlu cephesinde bayram etkisi yarattı.

Bir yandan, “CHP iktidar olacak” açıklaması ile devlete gözdağı verdiği öne sürülen Özlem Çerçioğlu, diğer yandan çevresinin kendisini nasıl yanlış yönlendirdiği gerçekliğiyle karşı karşıya kaldı.

Bilindiği gibi Hakan Olkaç, Aydın 1 ve 6. Asliye Ceza Mahkemelerinden iki kez, “Zincirleme görevi kötüye kullanmaktan” cezalar almıştı. İlk cezası 2022 yılında onanan Hakan Olkaç'a HAGİB yani Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı uygulanmıştı. Sıralı suçlar nedeniyle ikinci kez yine zincirleme görevi kötüye kullanmaktan ceza alan Olkaç'ın bu cezası da, 2024 yılında kesinleşmişti.

Bunun üzerine ikinci mahkeme birinci mahkemeye yazı yazarak HAGİB kararının bozulmasını isteyecek. Dava yeniden görülecek ve Hakan Olkaç'ın bu kez 5 yıl içinde üst üste sıralı hükümlerden dolayı cezası infaza dönecek.

Genel Sekreter Ertuğrul Yamen hakkındaysa evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık nedeniyle soruşturma sürüyordu. Daha önce yasalara aykırı şekilde kapatılan dosya Danıştay'dan dönmüş, yeniden soruşturma başlatılmıştı. Kesin ve kimsenin bozamayacağı delillerle dolu dosyada, evrakta sahtecilik yoluyla nitelikli dolandırıcılık eylemlerine yönelik, şikayetçi eliyle her döküman tevdi edilmişti.

Ağır Ceza Mahkemesin'de yargılanma ve memuriyetten ihraç yaptırımlarına yönelik olay şöyle gerçekleşmişti;

2017 yılında Moskova'da düzenlenen fuara, Aydın BŞB’den aralarında Ertuğrul Yamen'in de bulunduğu üç memur gönderilmişti. Bu üç memurun masrafları Türkiye Belediyeler Birliğine bağlı TÜROFED isimli kuruluş tarafından karşılanmıştı. Bunun yanında Aydın BŞB Meclisinden 9 meclis üyesi de aynı fuara yolanmıştı. Onların masraflarını ise Aydın BŞB yani kamu karşılıyordu. Fakat vizeleri olmadığı için havaalanında kalmışlar, uçak biletleri ve diğer masraflar da kamu zararı oluşturmuştu.

Bu olay ardından Ertuğrul Yamen adına sahte evraklarla harcirah düzenlendi. Bu da İzmir'de bulunan bir firmadan temin edildi. Yani Ertuğrul Yamen diğer iki memur gibi TÜROFED tarafından masrafları karşılandığı halde, sanki harcamaları kendi cebinden yapmış gibi para almıştı. Kamu zararı olan masrafların yine ilgili kamu kurumu Aydın BŞB’ye yatırılması gerekirken, sahte harcırah üzerinden İzmir'deki firmaya yatırılmıştı. Firma ise evraklar düzmece olduğu için sunamamış, “Kaybettim. bulamıyorum. Ama ben o parayı harcadım” şeklinde, gerçek dışı yazılı beyanat vermişti.

İlk soruşturmada şikayetçi dinlenmeden ve ilgili deliller soruşturulmadan dosya iki muhakkik tarafından kapatılmış, itiraz üzerine Danıştay tarafından yeniden açtırılmıştı. 30 gün artı 15 gün yani bir buçuk ay sürmesi gereken soruşturma, nedeni belli olmayan şekilde ilgili muhakkikçe yaklaşık dört aydır tamamlanamamıştı. Ulaşılan bilgilere göre muhakkinin hangi nedenlerden kaynaklandığı bilinmeyen şekilde sürekli rapor alması ve ilgili delilleri eksik sorgulaması, ayrıca akıllarda soru işaretleri bırakmıştı.

HAKAN OLKAÇ NEDEN DEVLET MEMURU OLAMAZ? ÇÜNKÜ YÜZ KIZARTICI SUÇLARDA HAGİB İŞLEMEZ.

Hakan Olkaç hakkındaki idari soruşturmaların ve gereğinin neden yapılmadığı sorusu, ayrıca yaşanan skandalların açığa çıkmasına neden oldu. Aydın BŞB disiplin yönetmeliğinde bulunan, “İki yıl içerisinde haberimiz olmadı, ondan soruşturma yapamadık. Dolayısıyla ceza veremiyoruz” mazeretine sığındı. Bunun yanında, HAGİB memuriyetten çıkarmaya engel değildir mazeretini ürettiler.

İşte sığındıkları kanun maddesi; “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Memurluğa Etkisi Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur (CMK md.231). Kural olarak, bir suçun karşılığı olan cezai yaptırım ile ilgili verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı memuriyete engelini ortadan kaldırır. Aynı şekilde HAGB kararı verilen bir mahkumiyet memuriyetten çıkarılmaya gerekçe yapılamaz.”

Oysa kanunlar açıktı; Anayasamız ve diğer özel yasalarda görevi kötüye kullanmak suçları “yüz kızartıcı suçlar” arasında sayılıyor. Görüldüğü üzere Memur olmaya ve memur kalmaya engel hapis cezaları 657 sayılı Kanunun 48/A ve 98’inci maddelerinde yer alan düzenlemelere göre görevi kötüye kullanma açık yüz kızartıcı bir suç.

Kanun hükmü; “Devlet memurluğuna alınmaz ve memuriyete daha önce girmiş ise görevlerine son verilir.”

“Yukarıda sayılan suçlar bakımından verilen hapis cezasının süresinin ne kadar olduğuna ve bu suçların kasten işlenip işlenmediğine bakılmaz, aldıkları bu kapsamdaki cezalar affedilmiş olsa bile, memur olamazlar ve memur kalamazlar. Yüz kızartıcı suçların dışında bir suçu kasten işlediği için 1 yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası almış olanlar; Devlet memurluğuna alınmaz ve memuriyete daha önce girmiş ise görevlerine son verilir. Kasten işlenmiş bir suç nedeniyle verilmiş hapis cezanın 1 yıl ve daha fazla süreli olması halinde, suçun türüne bakılmaksızın memuriyete engel sayılır.”

Bilgiyi teyit ve tekraren; İlgili kanun hükümlerinde HAGİB uygulamasında görevi kötüye kullanmanın Anayasa ve Devlet Memur Kanununda yüz kızartıcı suçlardan kabul edildiği için memuriyete girme ve memuriyette kalmaya engel olduğu açıktı.

İşte o madde; “Memur olmaya ve memur kalmaya engel mahkumiyetlerde, mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ise, bu durumda bir mahkümiyet hükmünün varlığından söz edilemeyeceğinden, bu mahkumiyet kararı memurluğa girmeye ve memur kalmaya engel sayılmayacaktır. Ancak yukarıda sayılan yüz kızartıcı suçların işlenmesi ya da sonuç cezası bir yıldan çok hapis cezalarının ertelenmesi kararı hem memur olmaya hem de memur kalmaya engeldir. Çünkü erteleme kararı sadece infazı gerçekleşmemekte erteleme süresi sonunda infazın gerçekleştiği varsayılmaktadır.”

İlgili yasa linki; https://www.memurlar.net/haber/630324/erteleme-ve-hagb-nin-memuriyete-etkisi.html?ysclid=m1ihbigbra728339498

Yasalardan da açıkça görüldüğü gibi Hakan Olkaç'ın devlet memuriyeti yıllar öncesinden düşmüş durumda.

ÖZLEM ÇERÇİOĞLU NASIL KANDIRILDI?

Aydın Şafak Gazetesi yazarı, “Gölge Bürokrat”, uzun süre boyunca Aydın BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu'nu uyarmış, çevresinin kendisini kandırıdığını ve zincirleme görevi kötüye kullanmaktan ceza alacağı uyarısında bulunmuştu.

Çevresi Çerçioğlu'nu yukarıda açıkladığımız gibi iki noktada kandırmıştı.

Birinci noktada HAGİB kararlarının Anayasa ve DMK’da yüz kızartıcı suçlardan kabul edildiği için memuriyete girişe ve kalmaya engel olduğu konusunda yanlış bilgilendirildi. Çerçioğlu'nun ikinci yanlış bilgilendirildiği noktaysa Disiplin Yönetmeliği oldu.

Yasalara göre disiplin amiri, olayı öğrendikten hemen sonra ilgili memur hakkında soruşturma başlatmak zorunda. Bu soruşturma disiplin amirlerince yürütülüyor. Yani ilgili kişinin üstleri veya onlar yetki verirse eşdeğerleri. Yüz kızartıcı olmayan ve memuriyetten ihracı gerektirmeyen uyarma, kınama, maaş kesimi, kademe durdurma gibi cezalarda soruşturma bir ay içinde başlatılmak zorunda. Memuriyetten ihracı gerektiren eylemlerde ise 6 ay içinde komisyon kurulup, delillerin toplanması gerekiyor.

Her iki halde de iki yıl içinde soruşturma yapılıp karar verilmediği takdirde, idarenin disiplin soruşturması hakkı ortadan kalkıyor. Fakat Çerçioğlu'nu yanıltan çevresindeki isimler 2 yıl içinde haberimiz olmadığı için soruşturma yapamadık mazeretiyle, zincirleme şekilde görevi kötüye suçunu işletiyorlar. Çünkü yasalardaki açık hüküm şu; “Devlet Memurları Kanunu'nun 127. maddesi kapsamında, fiil ve hâllerin disiplin âmiri tarafından tespit edildiği tarihten itibaren disiplin soruşturmasına başlanması gerekmektedir. Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması gerektiren hâllerde 1 ay içinde, devlet memurluğundan çıkarma cezası gerektiren hâllerde ise 6 ay içinde disiplin soruşturmasına başlanması zorunludur. Eğer bu süre içinde disiplin soruşturmasına başlanmazsa, disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca ise disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra disiplin cezası verilemez.”

Burada disiplin amirine ki Hakan Olkaç'ın disiplin amiri Özlem Çerçioğlu konumunda olduğu için tespit edildiği yani bilgi edinildiği ya da öğrenildiği tarihten itibaren sorumluluk altına giriyor.

Bilindiği gibi mahkemeler, müfettiş ve kamu denetmenliği kurumu raporları ile Valilik yazışmaları, tamamen tespit-öğrenme tarihlerini içeriyor. Kısaca müfettişler ile iddianame hazırlayan savcılık, davaya bakan mahkeme her süreçte Aydın BŞB’yi haberdar etmiş oluyor. Aydın Valilliği de şikayet üzerine yazışmalarla durumu bildirip, bilgi istiyor. Burada bir süre yok.

Adli yönden dava zaman aşım süresi 8 yıl, ceza verme süresi on yıl olarak belirlenmiş. İdare yani ilk disiplin amiri olan Özlem Çerçioğlu ise başta savcılık ve mahkemeler tarafından davaların her aşamasında bilgilendirilmiş. “İki yıl içinde haberimiz olmadı o yüzden soruşturma açıp ihraç edemedik” şeklindeki süre mazeretlerinin de, kanunun çarpıtılması, yedirebilirsek sıyırırız operasyonundan başka bir şey değil.

Aydın Şafak ve Aydın Gündem İnternet Haber Siteleri Genel Yayın Yönetmeni ve yazarımız Metin Can tarafından Aydın Valiliği ve Cumhuriyet Başsavcılığına konularla ilgili suç duyurularında bulunulmuştu.

BAKAN KURUM NASIL YANILTILDI?

Çevre-Şehircilik ve İklim Değşikliği Bakanı Murat Kurum da, tıpkı Özlem Çerçioğlu gibi yanıltılan ikinci isim oldu. Yasalar, mahkeme kararları ve soruşturmalar açık iken ve bu iki ismin de sakıncalı oldukları gerekçesiyle asaletleri yıllardır verilmezken, iki ismin de sicil amirleri olan Aydın Valiliği ve dolayısıyla İçişleri Bakanlığı soruşturmalarında sona gelindiği sırada asaletlerinin onanması, siyaset ve bürokraside şaşkınlık yarattı.

Böylece hem yargı kararları, hem GBT hem soruşturmaların Bakan Murat Kurum'dan gizlenerek bu atamaların yapılması, devlet otoritesindeki büyük boşluğu bir kez daha ortaya çıkarıyor.

Bakan Murat Kurum'u çok zor uruma düşüren bu gelişme sonrası Özlem Çerçioğlu güdümlü trol medyasında, “Devlet biziz. Herkes bizim arkamızda” mesajları verilerek, psikolojik harp başlatıldı. Hatta, “Bakan Kurum'un kefaletiyle” ibaresi vurgulanarak, yargı kararları ve soruşturmalardaki suç dolu eylemler gizlenmeye çalışıldı.

Bu yolla soruşturma yapanlara, “Bakın bizi Bakan Bey de akladı. Demek bunların suçları yokmuş” şeklinde verilen mesajla, yüz kızartıcı suçlardan hükümlü ve memuriyetten atılması gerekenler adeta aklanmaya çalışıldı.

Bakan Murat Kurum'a kendisini yanıltan bürokratlarla ilgili soruşturma başlatması, ilgili mahkemelerden sadece sabıka kaydı değil GBT’lerin de alımasını, Aydın Valiliği’nde süren soruşturmalarla ilgili bilgilerden de faydalanılması çağrısında bulunuyoruz.

Özlem Hanıma ise, “Çok övünme padişahım senden büyük Allah var” sözünü hatırlatıyor, etrafındakilerin kendisini sürüklediği çaresiz durum nedeniyle onun da çevresine gereğini yapması uyarısını yineliyoruz.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER